İnancı olanın uyması gereken ibadeti olurdu eskiden. İşte bu benim yola girmişliğimin ya da yoldan çıkmışlığımın hikâyesidir. Dinleyin de bulun eksikliğimi. Siz yapın yapmak isteyip de yapamadığımı. Barışın esenliğin sevginin adıyla anılsın adınız.
İnsan dünyaya geldiği günden itibaren koşuşturup durur. İklimin coğrafi yapının durumuna uygun tarih boyunca sığınaklar yapmayı ihmal etmemiş. Eskiden bu sığınaklar sayesinde insanlığın oluşturduğu değerlerin korunduğu söylenirdi.
Hangi dinden olursa olsun önemli değildi. Birisi tapınağa mı sığınmış. Saygıyı korumayı hak ediyor demektir. Bu insanlara özgü bir durum değil. Hayvanlar da bunu bilirler. Her gözden saklayarak yaptıkları yuvalarını tapınaklarda sere serpe yaparlar. Onlar da bilirler burada yapılan yuva bozulmaz. Bir canlı açlıktan ölüm sınırında olsa bile tapınaktaki başka bir yuvadan karnını doyurduğu görülmemiştir.
(Dört Ayaklı Minare Öyküsünden)