"Bizi yazın." dediler. "Sizle verdiğimiz emekleri yaptıklarımızı şartlarımızı bu şartlardaki başarılarımızı yazın." Ağzımı açmaya fırsat olmadı "Vatan sevgimizi yazmayı unutmayın." dedi bir başkası "Güneydoğu'nun en uç noktasındaki bu çocukların en büyük aşkını bu topraklara olan sevgisini yazın."
Emir büyük yerdendi. Memleketime gider gitmez ilk iş ikinci el temiz bir daktilo aldım. Daktilo tıkırdadıkça onlarla geçen her anı ayrı ayrı andım. Bir yazın ustası değildim elbet. Çocuklarım bana bir ödev vermişti ödevimi yaptım.
Bu ödev bu kitap Emre'nin Fevzi'nin Cuma'nın Gülsüm'ün daha nice köy çocuklarının olacak. Belki binlercesinin eline geçip bizi anlatacak belki de kütüphanemizin yazarı olduğum tek basımlık bir eseri olarak kalacak. Bu kitapta sanat ne sanat ne de toplum için. Bu kitapta sanat çocuk için olacak.
Şehirler arası yolculuklarda uzaklardaki köylerden gelen ışıkları görürsünüz otobüs ilerlerken. O ışıklara giden ne bir yol vardır ne de iz görünürlerde. Hapsolmuştur uzaklardaki ışıklarda kimileri. Bir zaman ben de çocukluk hayalimin peşinde Jules Verne romanları misali hayatımdan kopup büyük bir maceraya atıldım. Uzaklardaki o ışıklara demir aldım.