Hem insan hem de hayvan olanın ölümsüz olup da ölmek isteyenin her zaman evsiz ve yabancı olanın sürgün edilenin gömülüp de geri dönenin yok edilmek istenip de edilemeyenin akla mantığa sığmayanın gölgelerde gizlenenin ve bilinmeyenin edebiyatı olan korku edebiyatı uygarlığın huzursuzluğunu benliğimizin çıkmazlarını yansıtır.
Yankı Enki Maskenin Düştüğü Yer'deki eleştirel denemelerinde modernlik ile gotik romanın paralelliğini ele alarak uygarlık ve barbarlık kültür ve doğa gibi müphem tanım kümeleri ile korku edebiyatının zaman mekân ve kahramanları arasında nasıl bir ilişki kurulabileceğini tartışıyor.
Korku edebiyatı bir kaçış edebiyatı değil kaçtıklarımıza dönüş edebiyatıdır.