"Şimdi bir aynanın karanlığıdır baktığımız"
19. yüzyıl Kanadası'nda İrlanda göçmeni 16'lık hizmetçi Grace Marks. Patronunu ve metresini öldürmekle suçlanıyor. Bu vahşi cinayette suç ortağı James McDermott asılırken bütün suçu bu kızıl saçlı güzele yıkıyor. Basın Kilise politikacılar ahlakçılar ruhun peşinden koşan İspirtizmacılar bilinci keşfetmeye çalışan bilimciler el yordamıyla bir "cani"nin portresini tamamlamaya çalışırken Grace melek mi şeytan mı olduğunu ele vermeyen ifadesiyle
hikâyesini müphemliğin sınırında tutmayı başarıyor.
Margaret Atwood gerçek bir olaydan yola çıkarak yazdığı Nam-ı Diğer Grace'te "melek" ve "şeytan" olarak kadın algısıyla inceden inceye dalgasını geçerken bu edebi Mona Lisa portresiyle 19. yüzyıl bilimini ahlakçılığını çaresiz bırakıp insan ruhunu ancak edebiyatın sanatın görebileceği o derinliğe suçun toplumsallığının tam ortasına çekiyor.