Maddi zenginliğin yükseldiği dönemin epistemesi olarak iktisat bilimi insanın vizyonunu genişletmiş ancak diğer taraftan da insana dair bilgiyi bir kalıba dökmeye yönelmiştir. Günümüzde giderek formalizme esir olmuş bir iktisadın ve insanın özü olduğu yönündeki iddiayla ortaya konulan homo economicus tipolojisinin eksik kalan boyutlarının tartışılması kaçınılmazdır.
Bu kapsamda philosophia'nın oikonomos'tan üstün olduğu boyutlara dair örnekler ele alınmaya çalışılmıştır. Nitekim Kant'ın düşüncesindeki dinginlik ve doyum arayan insan Nietzsche'nin tanımlamasıyla açlık çeken ve körleşen insan Weber'in işaret ettiği ruh ve yürek yoksunu son insan Hegel'de biçimsiz bir buhar gibi yitip giden insan ve Foucault'nun kum görüntüsü gibi silinen insan teşhisleri insana dair görkemli tespitler olarak iktisadın vizyonuna katılmalıdır. İnsana dair bu felsefi tartışmaların iktisat düşüncesine vereceği canlılığa duyulan ihtiyaç ortadadır.