Televizyona gözlerini dikmiş hiç kıpırdamadan hatta nefes bile almadan programı izleyen çocuklar; gördükleri her şeyi gerçek sanana sonra da bunu denemeye kalkan çocuklar... Çocukların televizon önüne yapışıp kalmasının sebepleri nedir? Neden rahatça oynayabileceği bir sokak bulan çocuklar bile "Şirinler başlamış!" diye koşa koşa eve gelir? Ya Atari'nin çubuğunu elinden hiç bırakmayan çocukla ne demeli? En kötüsü ise 5 yaşında bir çocuğun ıslıkla "Köle Isaura"nın müziğini çalması. Yazar ailenin birlikte başka hiçbir şey yapmasına olanak tanımayan üstelik de çocukları şiddete ittiği söylenen bu "cansız" aletle nasıl başa çıkabileceğini anlatıyor. Özellikle kitabın sonunda verdiği iki örnek televizyonu evin en önemli "kişisi" olmaktan çıkarmayı düşünen pek çok aileye yol gösterecektir.