İnsanlık tarihi bizim elimizdeki kaynaklardan çok daha eskidir. Aslında insanoğlu bunları bize çeşitli vasıtalarla iletmiş bulunmakla birlikte; bazı iletilmişlerin henüz tam manası ile çözülememiş olması halen karanlıkta kalan birçok tarihi olayın gün ışığına çıkmasını beklemekte ve gerektirmektedir. İlk yaratılış anlatımları ve bunları destekleyen mitolojik öğeler insanlığın doğuşu dilin ifade edilişi dinlerin ortaya çıkışını; ilk çıkış noktalarından alıp iz sürerek gittiğimizde bugün aydınlanmayı bekleyen çok önemli konuların açıklığa kavuştuğunu görmüş olacağız.
İnsanoğlu geçmişini unutmamak için geçirdiği evreleri anlatarak birbirine aktarmış. Yaşamı için ihtiyaç olan taş aletlerini geliştirmiştir. Daha sonra bunun yerini el sanatları teknolojisi almış. (incikler boncuklar takılar dikiş aletleri mağara resimleri vb. gibi) Doğum yaşam ölüm olaylarını anma ve bunlarla ilgili inanışların gelişmesiyle sanatsal etkinlikler dini etkinlikler ön plâna çıkmıştır. Ayrıca doğa olayları yaşamın içindeki yerini daima korumuştur.
Hiyeroglif ve çivi yazıları devamı alfabetik yazılar öncelikle Sümer Babil kaynakları Mısır kaynakları ve klasik mitoloji eski Yunan kaynakları Hitit kaynaklarıdır.
Bütün bu saydığımız oluşumlar Asya Afrika Avrupa Kıta'larının belli bölgeleri ve Akdeniz Kuşağı çevresiyle ilgilidir. Diğer kıtalarda da aydınlanmayı bekleyen tarihî unsurlar vardır. Çünkü canlının ve insanın oluşması sadece bir noktada oluşacağı olasılığı az olmalıdır. Fizikî şartların oluştuğu yerlerde o şartların kendilerine göre yapılanması ve bu yapılanmadan bugüne kadar oluşmuş unsurların bugünlere ulaşmasının çok olması gerekir.
Buradaki çalışmanın araştırmanın amacı kesinlikle özel bir ırk ve din yönünden bir hususun iddiası değildir.
Araştırmalarımız bizi Beyaz Irkın atası sayılan "Caucasian Race" (Kafkas Irkı) olarak ifade edilen gerek etimolojik ve gerekse tıbbı yönden böyle isimlendirilen; böyle bilimsel terim olarak kullanılan hususun elimizden geldiğince gerek dil yönünden gerek mitolojik anlatımlar yönünden gerek eski çağ tarihi ve dinlerin başlangıcı yönünden açıklığa kavuşmasıdır.
Kafkas asıllı ailelerde kişiler birbirlerini tanımlarken hangi kabileden hangi aileden olduğunu sorarlar hatta aile ismini bilemeyeni de hafif sitemle de olsa kınarlar. Bu da bize göstermektedir ki binlerce yıldır devam eden bu tanımlama hala devam etmektedir. Tevrat'ta belirtilen isimler ve eski çağ tarihçilerince de belirtilen aile ve kabile isimleri belirtilerek tanımlamaları demek oluyor ki çok eski zamandan beri böyle süre gelen bir süreç vardır.
Gürol Demir