İstanbul'da 24 Temmuz 1660 Cumartesi günü ikindi vaktinde başlayıp iki gün süren büyük bir afet olayı yaşandı. Odunkapısı - Ayazmakapısı'nda sur dışındaki bir sandıkçı dükkânında söndürülmeden yere atılan tütün şehri saran çok büyük bir yangına neden oldu. O sırada esmekte olan şiddetli poyrazın etkisi ile hızla büyüyen alevler surları aşıp şehre sirayet etti ve Unkapam'ndan itibaren kollara ayrılarak şehrin dört bir tarafını kuşattı. Yangın ancak 49 saat sonunda rüzgârın ters yöne dönmesi ile kendiliğinden söndü; fakat ortaya çıkan bilanço çok ağırdı. Binlerce yapı harabeye dönerken üç bine yakın insan ölmüştü. Aslında talihsizlikler yumağını oluşturan bütün unsurlar bir aradaydı: Kuraklık sıcaklık rüzgâr ve ateş. Bunlara bir de yangının başladığı bölgede keresteci dükkânlarının bulunması ihmalkârlık ve İstanbul'un değişmeyen sık yapılaşma sorunu gibi yan unsurlar da eklenince afetin çapı iyice büyümüştü. Öyle ki Osmanlı kaynaklarında büyük yangınları vasıflandırmak için kullanılan "kebîr" sıfatı "en büyük" anlamına gelen "ekber"e dönüşmüş ve bu yangına "harîk-i ekber" denmişti. Önceki yangınlardan farklılığı dönem tarihçileri tarafından da vurgulanan 1660 yangınını özgün bir metodoloji ile inceleyen bu kitapta yangın sonrasında başlayan yeniden inşa faaliyetleri yaşanan hukuk ihlâlleri vakıfların var olma mücadeleleri mimari yapılarda uygulanan kanuni sınırlandırmalar Eminönü Yeni Valide Camii'nin ilginç inşa süreçleri ve üzerine çokça spekülatif yorumlar yapılmış olan Eminönü bölgesinde Yahudilerin oturmalarına yasak getirilmesi gibi birçok konuya arşiv kayıtları penceresinden ışık tutulmaktadır. Osmanlı sosyal ve ekonomik tarihi afet tarihi şehir tarihi hukuk tarihi ve mimari alanlarında 1660 yangını bağlamındaki birçok ayrıntı ilk defa bu kitapla literatüre kazandırılmış olmaktadır.