Türkiye'nin Suriye sınırına yakın bir köyünde yaşayan on üç yaşındaki Beytiye; babası tarafından eşi ölen köyün muhtarı ile evlendirilir. Evliliğinin birinci yılında bir gece yarısı köylerini basarak köyün tüm erkeklerini öldüren eşkıyalar tarafından; annesi Mihriban ablası Ayşe köyün diğer kadınları ve çocukları ile birlikte Suriye'ye Kobani civarına savaşın yanı başına bir çadır köyüne kaçırılır.
Artık hayat onun için daha zordur. Eşkıyalara ait çadır köyüne kaçırılarak orada yaşamaya mecbur bırakılan tüm kadınlar ve kız çocukları yine eşkıyalar tarafından kendilerine eş seçilirken o da eşkıyaların başı tarafından kendine eş seçilir. O artık hor görülen dayak yiyen zorla bile olsa kadınlık beklenen küçük bir kız çocuğu olarak yaşam mücadelesinin tam ortasındadır.
Tek umudu vardır. Kaçmak...
Ama nereye gidecektir nasıl gidecektir bilmiyordur. Çünkü o bir çocuktur... O bir kız çocuğudur... Kadın yapılmaya çalışılan kirletilmeye çalışılan ama içindeki çocuğu her şeye rağmen korumaya çalışan bir çocuk...