Konya türkülerinin yirminci yüzyıldaki en önemil taşıyıcılarından birisi olan babam Mazhar Sakman hemen her konuda olduğu gibi Konya oturakları konusunda da benim en büyük bilgi kaynağım idi. Zira eski oturakların son tanıklarındandı. Ancak vefatının ardından gerek yakın arkadaşlarının sohbetlerinde gündeme gelen ve gerekse de ondan bana intikal eden Konya oturakları ile ilgili bilgi ve dökümanların günün birinde kaybolacağı korkusu beni bu eseri yazmaya sevketti.
Bir başka yönden Konya oturakları konusu özellikle bilgi eksikliğinden ve üzerinde oluşan sis perdesi nedeniyle şehrimizin folklor hayatında da bir tabu gibi duruyordu.