Sıklıkla felsefi düşünmenin eksikliğinden çekilen acıların dillendirildiğine tanık olduğumuz günlerden geçmekte dünyamız...
Ancak bu noktada çuvaldızı kendimize de batırmak gerekmez mi?
Felsefenin bizi terk ettiği bu dünyada biz de felsefecileri terk etmiyor muyuz?
Gerçekte felsefeyi tekrar yaşamımıza geri çağırmanın felsefeciye bu işinde gereken önemi ve değeri vermekten geçtiği kanısındayız.
Bu nedenle felsefeye adanan bir yaşamın (Prof. Dr. Betül ÇOTUKSÖKEN'in) yolculuğuna tanıklık etmek yalnızca bir felsefeciyi mutlu etmek değil felsefeye de hizmet etmektir aynı zamanda... Bir filozofun anılarıyla felsefe metinlerini harmanlayan elinizdeki kitap bu görüşümüzün güzel bir kanıtıdır...