Çok ben tükettim sana... Çok hayal tükettim varlığına...
Kimbilir kaç kere adının etrafında tavaf etti kelimelerim. Oysa adını anma cesaretini gösteremedi harflerim. Yine yalnızlık esir alacak düşlerimi. En çok da geceler yakacak yokluğuna mağlup olacak yüreğimi. Evet gençtim güçlüydüm belki ama genç olmak güçlü olmak yıldırmıyor bazen önüne çıkan her acıyı. Ve bu acı aşkın ardından yazılıyorsa insanın alnına. Aşkın başroluyken acının tanımına bürünmek nasıl bir etki yarattı sende bilmiyorum. Oysa bende toplu bir infial yarattığına kesin gözüyle bakıyorum. Şimdi hiçbir mutluluk yakışmıyor yüreğime gülmelerim bir anlam ifade etmiyor yüzümde gözümün yaşından başka. Senden arda kalacak sensizlikle idare edemem ki ben. Bu yüzden her yeni günde daha fazla sevmek durumunda kalacağım ölümü. Hiç olmazsa yokluğuna yokluğumu katar daha şehvetli bir acıyla anlamlandırırım geride kalan köhne ömrümü! Geçmişimi de çaldığın için artık şimdimde de geleceğimde de hakkın yok! Artık ayrılıktan arda kalan zamanlarda da az biraz unuttuk sanarız birbirimizi. Bir an için ama anlık. Gözlerimizle özüne özüne vururuz yaralarımızın kaldığımız yerden yine acıtmaya devam ederiz mutlaka farkındayım. Ve gittin ya yazdıklarım daha bir manâsız kalıyor uzağında. Ya yazamadıklarım? Şimdi üzerinde nasıl manâlı duruyor bir bilsen.
Ah bir bilsen! Unutulamamışlığından utanırsın