Henüz 19 yaşında iken yolu Millî Mücadele vesilesiyle Kastamonu'ya düşen Nâzım Hikmet'e Kastamonu çocukluğunda dinlediği masalları hatırlatır. O da masal kahramanları gibi arkasında ne olduğu merakıyla dağa tırmanır. Dağın zirvesine tam bir adım kala sanki bir çocuk kendisine önemli bir şey göstermeden önce "Gözlerini kapa!" demiş gibi karşılaşacağı manzarayı kalbine nakşetmek için gözlerini kapar. Kalan son bir adımı attıktan sonra da Tanpınar'ın şiir için söylediği rüyayı uyanık görmek amacıyla gözlerini açar ve Kastamonu'yu "rüyalı Anadolu"yu seyre dalar:
"Dağın son kayasının dibine varabildik.
Bu tepede bu kaya mağrur bir baş gibi dik!
Çıkıp onun üstünden bakabilirsek eğer
Çocukken masallarda dinlediğimiz bir yer
Güzel İç Anadolu görünecekti bize.
Onu nakşetmek için bir anda kalbimize
Son adımı atmadan gözümüzü kapadık.
Gözümüzü açınca karşımızdaydı artık
Sisli vadileriyle rüyalı Anadolu."
Faruk Nafiz Çamlıbel'in Anadolu'yu keşif şiiri olan "Han Duvarları"ndan daha önce bu keşfin Nâzım Hikmet tarafından yapıldığı fikrini akıllara düşüren ve yukarıdaki mısraların yer aldığı "İç Anadolu'ya İlk Bakış" adlı şiir aynı anda dört mevsimin yaşandığı Kastamonu için "Bu ne güzel memleket" nitelemesi yapılarak bitirilir:
Bu ne güzel memleket: Yüksek dağlarında kış
Yollarında sonbahar deresinde ilkbahar
Altın güneşinde de yazın sıcaklığı var."