Nail V. Çakırhan'ın 1947-1950 yılları arasında Sultanahmet ve Aydın cezaevlerinden Halet Çambel'e gönderdiği mektuplar şiirsel tatlarıyla hem tarihe tanıklık ediyor hem de bu türün seçkin bir örneğini sunuyor: "Saat öğle sonu 5. Locaların teneffüs zamanı. Çimento hapisane avlusundayız. Hep o günlerin hayali içinde bu sevdalı bir yürek gibi lekesiz akşam havasını adeta bir hürriyet havasıymış gibi içime dolduruyorum: ve 'Sevmek mükemmel şey delikanlım Sev bakalım Madem ki kafanda yıldızlı bir gece var Benden izin sana Sev sevebildiğin kadar...' Diyen koca Nâzım'ı hatırlıyorum ve bana öyle geliyor ki "insanın başı boş yabani bir tay gibi en hür olduğu zamanlar her halde en çok sevdiği zamanlardır." Vakıa "hürriyet zaruretlerin idrakidir" derler bilirsin ve bu sapına kadar doğrudur; doğrudur ama zaten insan hakikaten sevdiği sıralarda sevmekten gayrı bir başka zaruret idrak edemez ki..."