Bütün ülkeyi televizyon karşısına kilitleyen bir televizyon efsanesi: Sarı Melek dizisi. Bu dizinin başrol oyuncusu Bahar. Memleketin bir yerinde Serpe isminde bir kasabada ölmüş annesinin cenazesine giden Bahar. Yanındaki Gül; yardımcısı eli ayağı öfkelenince Amerikanca küfreder. Serpe halkı; Metin Eczacı Kâmil Mualla... Ve kasabanın deli kızı Zehra. Kasabalılara göre Suriyeli iki mülteci metne göre tuhaf iki mahluk: Anas ve Maya.
Ümit Ünal'ın yeni romanı Bana Göre Kıyamet bilindik anlatı tekniklerine yüz vermiyor. Konuşkan bir kafanın içinde durmadan konuşan insanların sesinden terkip yaratmayı başarıyor. Gürültü olmayan bir terkip. Bu terkibin içinde kıyamet de var kadınlık ile erkeklik de erkeklik ve kadınlık da kadınlık ile kadınlık da. Dahası yanımızda yöremizde yaşayan vampirler de. Aşk mı? Şüphesiz ki her şeyin ortasında o var.
Roman biterken bitmeyen bir borç duygusu... Alacaklı Bahar mıdır yoksa Maya mı?
"Efsane bitti. Rüzgârda uçuşurken bulduğum bir gazete öyle diyor: Bahar kaybolmuş efsane bitmiş. Efsane de neymiş kıyamet koptu bana göre kıyamet ben öldüm: Ama canım yanmıyor artık acı yok. Bir zamanlar Bahar'dım artık biraz Maya oldum ben. Dünyanın bütün sırları önümde açılacak bütün sorular cevaplanacak sanıyordum ama yok olmadı öyle bir şey."