Hakem düdüğünü çalar ve maç başlar. Bu ilk düdük "başlama vuruşu"nu haber veren işarettir. Sonrasında futbolun tüm heyecanı stadtaki binlerden kulağı radyoda ya da gözleri televuzyonda on binlere milyonlara kadar yayılır. Daha sonrasında ise futbolun bitmez tükenmez muhabbeti başlar. Futbola pek yakın olmayanların en çok yadırgadığı da budur. "Bir buçuk saatlik maçı bir ömür konuşuyorsunuz" diye şaşarlar. Haksız da sayılmazlar bir bakıma.. O sonsuz futbol sohbeti bir başka deyimle o doymuş futbol keyfi olmasa hele hele eskiler gündeme getirilmese belki de tadı kalmaz futbolun.
Hani kadın mahkemeye başvurur da... "Kocamın futboldan başka şeyi gördüğü yok. Şimdi sorsanız ne gün evlenmiştiniz deseniz.. Onu bile hatırlamaz" diye yarıca yakınınca... Koca birden ayağa fırlar da... Kendini savunur. "Nasıl hatırlamam sayın hakimim? Bizim takımın ofsayttan yediği golle filan takıma 2-1 yenildiği maçtan bir gün sonraki Pazartesi günü evlenmiştik."