Zeynep Sayın'ın çalışmalarının merkezinde imgelerin tarihselliği ve ölüm ile ilişkisi yer alıyor. Yazar bu çalışmalarının son halkası olan yeni kitabı Ölüm Terbiyesi için şunu söylüyor: "Bu kitabı yazarak mezarı esirgenen mezarına saldırılan ölülere yapılan kabalığa saygısızlığa üstüne silgi çekilen tarihe uzun (aynı zamanda İslami) bir geleneğin bilinçaltıyla yanıt vermek unutulmuş bir nezaket ve ölüm terbiyesini hatırlatmak istedim."
Zeynep Sayın imgeler üzerinden bu geleneğin izinin sürülebileceğini başka tür bir insan topluluğuna duyulan umut ve özlemlerin tarihsel zaman içinde çok sayıda farklı topluluk ve coğrafyadan kalkıp günümüze kadar geldiğini düşünüyor:
"Ölmeden ölenlerin baş/sız ve başkan/sız hüküm/süz ve hükümran/sız bir sarsılmaya teslim olanların başsızların bir araya geldiğinde oluşturduğu bir cemaat mitosu. Yolda Buda ile karşılaşırsan Buda'yı öldür diyen öğreti gibi hiçbir tanrıya hiçbir öndere hiçbir akla hiçbir puta tapmayan bu dünyayı bir yukarıdakine bir ötesine teslim ederek varoluşu içinde değersiz kılmayan bir mitos...
"Kıyametin kopması aslında insanlığın doğrulmasına uyur iken uyanmasına uyur iken uyarılmasına isyan etmesine bağlıdır. İsyan eden bu dünyayı ve ahireti temellük ve temsil etmeyi bırakacak tığ-ı teber şah-ı merdan olacaktır. Hiçbir kusur mülkiyetçilik kadar kötü değildir ve bu mülke en başta kişinin kendi başı ve kimliği dahildir."