Kur'an nazil olduğu dönemde muhatap Arap toplumu tarafından anlaşılma sorunu yaşamamıştır. Ne zaman ki Kur'an'ın ahkâmını çevreleyen zemin zaman sosyo-ekonomik sosyo-kültürel yapı ve muhataplar değişmiş işte o zaman Kur'an'ın anlaşılma sorunu ortaya çıkmıştır. Bu sorun Müslümanların Kur'an metninde bulunan ahkâmın kendileriyle ve 20. yüzyılda içinde bulundukları çağın sosyo-kültürel yapısıyla çağdaş olmadığının farkına varmalarıyla daha da belirgin hale gelmiştir. Bu sebeple Kur'an ahkâmının kendi döneminin bir parçası olduğunu bu ahkâmın literal anlamlarıyla bütün tarih ve toplumlara taşınamayacağı iddiaları Kur'an ahkâmının cahiliye çağı ide ve gelenekleriyle Tevrat ve İncil kaynaklı Medine merkezli Ehli Kitap örf ve âdetleriyle diğer bir deyişle vahyin vakıayla ilişkisinin olup olmadığına dair bu çalışmamızı bilimsel bir ihtiyaç haline getirmiştir. Ayrıca pek çok ayette Kur'an'ın kendini "Arabî bir Kur'an" "Arabî bir hüküm" olarak tanımlaması klasik ve çağdaş birçok İslam âliminin Kur'an ahkâmının Arapların bildikleri ve uygulayageldikleri örf ve âdetlerden müteşekkil olduğunu içinde bulunduğu topluma ait kültürel ögeler içerdiğini dillendirmiş olmaları bu çalışmayı neden tercih ettiğimizi ve bunun ne derece önemli olduğunu da temellendiriyor olsa gerektir.