Doğduğu şehre nisbetle Zemahşerî olarak tanınan ve uzun süre Mekke'de yaşadığı için Cârûllah lâkabıyla anılan Ebu'l-Kasım Mahmud b. Ömer ez-Zemahşerî özellikle Arap dili ve edebiyatı konusunda otorite kabul edilmiş ve aslen Arap olmamasına rağmen Şeyhu'l-Arabiyye (Arapçanın pîri) diye nitelendirilmiştir. Hadis fıkıh kelâm gibi ilimlerde de geniş bilgiye sahip bulunan ve bu alanlarda başucu niteliğinde eserler telif eden Zemahşerî'nin eserleri arasında el-Keşşâf'ın yeri bambaşkadır.
Zemahşerî'nin Mu'tezile akidesine bağlı olması Keşşâf'ı genel kabulden uzak tutsa da bu tefsiri Kur'ân'ın diline tercüman olan zirve eser haline getiren özelliği yazarının me'ânî beyân ve bedî' ilimlerindeki üstün bilgi birikimidir. Nitekim Arap dili ve edebiyatı çerçevesinde Kur'ân-ı Kerîm'e getirdiği şahane açıklamalar dakik kelime ve kavram analizleriyle Zemahşerî kelâmullahın üstünlük ve inceliklerini iyi tespit ederek bu alanda zirveyi yakalamış kendisinden sonraki hemen hemen bütün tefsirleri etkilemiştir.
Ağırlıklı olarak dirayet metoduyla yazdığı Keşşâf'ta Zemahşerî kıraat farklılıklarına dikkat çekerek bunlar arasında Kur'ân'ın üslûbuna uygun düşenleri tercih etmiştir. Ahkâm âyetlerinden fıkıhta tâbi olduğu Hanefî mezhebine uygun hükümler çıkaran müellif Şâfiî mezhebine ait görüşlere de yer vermiştir. Eserde uygulanan akılcı metodun bir gereği olarak çelişkili gibi görünen âyetlerin te'vili üzerinde durulurken Kur'ân'da çelişkili bilgiler bulunmadığı belirtilerek bu husustaki itirazlar cevaplandırılmıştır.
Üçüncü cildi 2017 yılında basılan ve altı cilt halinde tamamlanması planlanan Keşşâf Tefsiri Prof. Dr. Murat Sülün editörlüğünde alanında yetkin bir çeviri heyeti tarafından yayına hazırlanmış ve orijinal metin ile karşılıklı olarak okuyucuya sunulmuştur.