Savaşın ortasında doğmuş bir meleği andırıyordu. Şafağa ulaşmak üzere koşan bir o kadar soluksuz kalan. Ve yeniden doğmak istercesine kozasını yırtan...
Kılıçların tokuştuğu bu dünyada aşkın şarabına yer yoktu. Siyahın içinde biriken duyguların anlamsızlığını duymaya da.
"Koşarken durmayı
Severken sevmemeyi
Yaşarken ölmeyi
Bildiğin halde susmayı
Öğren."
Kendi kafasının içinde oluşan sistemi silmemek zorundaydı. Adalet mühür parçası gibiydi açıldığında dağılan ve parçalanan. Onu birleştirmek zordu. Dağıtmak da bir o kadar kolay kalıyordu. Her şeye rağmen yeniden dirilmek için buradalar. Bu onların bedenlerinin seslenişi kaybedişimizin ya da kazanışımızın hikayesi.
"Adalet ihanete atılmış ok parçasından ibarettir."