Bir gün anne ölür ya da evi terk eder. Ve yine bir gün eve yeni bir anne gelir: Üvey anne. O gün bütün eşyalar o eşyalara dokunan el yüzünden soluklaşır. "Üvey" olan "öz" olanı sildikçe çocukta silinmeyen izler bırakır.
Hâlâ kim olduğunu bilmiyoruz üvey annenin. "Üvey" ve "anne" kelimelerinin zoraki yanyana gelip durmasından değil. Yeni çocukla yeni anne arasında babanın aracılığıyla kurulan gergin ilişkiden de değil. Çocuğun "öz" olandan kalma büyülü dokunuşların yerine başka bir dokunuşu koyamamasındandır bu. Bir de kimsenin "öz" olan gibi dokunamamasından belki.
Çekirge ve Bakım toplumun üvey anneye bakışındaki ön yargıları üvey annenin içinde bulunduğu zorlukları üvey çocuğun ve babanın duygularını sorgulayıp çözümlüyor bu kitapta. "Üvey Anne Efsanesi" çocuk ve anne arasındaki ilişkiyi şablonların dışında tartışıyor.