'Kıyl u kâl kalbden çıkmayan derviş m'olur?
Bal diyen dil ile baldan tatmayan derviş m'olur?'
Tasavvufta dervişlik mühim bir pâyedir. Derviş Farsça bir kelimedir. 'Der' kapı 'viş' kapının alt eşiği demektir. Kardeşleri onu çiğneyince seslenmeyen yüzüne bir kusuru söylenince 'Allah senden razı olsun!' diyen kimse derviştir. Reşahat Aynü'l-Hayat'ta 'Kapı eşiği biraz sertçe olur tam aksine derviş ise sert olmamalı yumuşak olmalıdır' deniliyor. Nasıl ki bir toprak yığını üzerine hafifçe su serpildiğinde bir kimse ayağı ile bastığı zaman ayağının altında toprak yayılır işte derviş de böyle olmalıdır.
O suyu serpmek ayakkabının toz olmaması içindir. Üzerine basılan dervişten üzerine basan kimseye bir zarar gelmemesi içindir. Bu yüzden mürşid-i kâmiller üzerine basıldığı zaman yumuşak bir şekilde yayılsın kabalığı gitsin Allâh'ımızın yarattıklarına şefkat gözüyle baksın diye sâlike birazcık su serperler. Böylece kalıbını ve kalbini yumuşatırlar.