Dev bir cüsse kocaman bir gülümseme davudi bir ses ve gök gürültüsü gibi bir kahkaha... İşte size Abdullah Kiğılı... Bingöl'ün Kiğı ilçesinden Malatya'ya oradan da İstanbul'a göçmüş bir ailenin en küçük oğlu... Daha çocuk yaşta babasının dükkanında zanaatın inceliklerini öğreniyor sokakta "Piramit hanım" diye bağırarak keten mendil satıp Sultanhamam'a adım atıyor annesinin yardımı ile babasını İstanbul'dan uzaklaştırıp köhne kumaşçı dükkanını günün ihtiyaçlarına uygun hale getiriyor ama burada da durmayıp Haliç'in öte yakasına Beyoğlu'na atlıyor ve İstiklal Caddesi ile Mis Sokağın köşesinde alayişli bir Kiğılı mağazası açıyor. Ondan sonra tut tutabilirsen peşinden o günün en iyi kumaşlarını üreten Altınyıldız'ın patronu Osman Boyner'le ortaklık ve Beyoğlu'nda ilk Beymen mağazası sonra kendi hazır giyim atölyesi Avrupa'ya fason imalat ilk Kiğılı marka ceket ve takımlar Galleria'da bir mağaza sonra bir mağaza daha ve sürüp giden bir büyüme genişleme ve yayılma. 25000 metrekarelik lojistik merkezi Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde depolar sayısı 225'e ulaşan mağazalar...
Anlatılması kolay inanılması zor ve içi müthiş derslerle dolu bir yaşam öyküsü. Ve hepsi 75 yıla varmayan bir ömür içinde yapılmış işler. Üstelik sadece bu da değil krizlerde dağılıp paniğe kapılan sektörü toparlayıp örgütleme anlaşmazlıklarla arabuluculuk dert babalığı... Üç kız evlat ve biri kız beşi erkek altı toruna babalık dedelik...
Ve tabii onu bütün Türkiye'ye tanıtan spor hayatı... Bütün Fenerbahçelilerin babası güreş federasyonundan futbol federasyonu başkanlığına sporun her dalına uzanan bir sporseverlik yöneticilik...
Bütün hepsi bu kitaba nasıl sığdı derseniz kolay olmadı ama okuması son derece keyifli okuyanı gülümsetecek küçük anekdotlarla dolu bir kitap bu...
Abdullah Kiğılı'nın Abdullah Kiğılı markasını yaratmasının öyküsü.