Hissettiklerimiz ağızdan çıkınca tortuları kalıyor elimizde.
Hislerin ölüleri gibi duruyor sözler asılı bir yerlere. Büyüdüm
ben de ve utandım tekil büyüdüğüme. Çekmecelere yazdım
dolap raf larına. Evlerim değişti sevdiklerim sevmediklerim;
dile geldim dost sohbetlerinde. Yine yetmedi kendime yazdım. Eski usul bir güncenin ifşasıdır bu mahremimdir. Akıl düşümü ruh üşümesi gönül çarpıntısıdır. En nihayetinde matbu bir hayata girizgâhımdır; yazmaya başlamama sebebe ithafımdır ve tüm anlatamadıklarıma. Olduğum değil hasretini duyduğumdur.
Her sözcüğün bir emanetçiye ihtiyacındandır.
Diyorum kendime demek ki:
Dünle bugünün farkı
Bir telefon ucu
Bir pencere dışı...
Ben dünken yok
Bugünken varsam
Mesafeler güzel
Mesafelerin aslı sevilesi...
Ben değilim mesafe
Mesafe bize ait olmayan bir evde olmaktı sadece
Bize ait olmayanda biz olamadığımız sürece
Her şey bir evin yalanı
Her şey bizim olanın rüyası
Aidiyet yoktu ne dünde ne bugünde
Ne yazıktır
Biz tutunduk sanrılı bir aidiyete