Futbol pek çok şeyle yakından ilgilidir: hafıza tarih mekân toplumsal sınıf toplumsal cinsiyet kimlik grupların doğası vs. Aslen işbirliğine dayanır hatta sosyalisttir; diğer taraftan açgözlülük yozlaşma kapitalizm ve otokrasi çukurunda var olur. Bu nedenle futbolun şirketleşmiş yapısının eleştiriye tabi tutulması acil bir ihtiyaçtır. Ama diğer yandan biçime daha çok odaklanan bir futbol poetikası da bir hayli elzemdir. Hepimiz biliriz hissederiz: Futbolda güzellik vardır.
Simon Critchley bir futbol felsefesi yazmaya girişmiyor oyunun bir fenomenolojisini yapmak istiyor. "İşçi sınıfının balesi" futbolun önümüze bambaşka bir zaman ve mekân düzeni serişini kimliği ve kimliksizliği sahneleyişini seyircilerin oyuna katılımını inceliyor. Futbol deneyiminin dokusuna varoluşsal matrisine olabildiğince yaklaşarak oyunu yepyeni bir açıdan görebilmemizi sağlayacak şekilde sözcüklerin çınlamasına olanak tanıyor:
"Bu kitabı yazarken şaşırtıcı ama hoş bir şekilde şunu keşfettim: Mekân zaman tutku akıl estetik ahlak siyaset gibi genel konularda felsefi açıdan doğru olduğuna inandığım şeyler en çok da futbolda hatta ancak futbolda doğruydu. Bu da ya felsefe keyfe keder bir spora indirgenebilir demekti ya da futbol dünyada insan olmanın anlamına dair kalıcı içgörülere ulaşma ayrıcalığı sağlıyordu. Umarım okuru ikincisine ikna edebilirim."