Hayatta bir kum tanesiyim
Ama çölün derdini taşıyorum."
Olmadı... Olamadı...
Dinlediğim o nefes de sustu. Onun gidişiyle bendeki tüm sesler de sustu... Hayallerim sustu... Sevinçlerim kahkahalarım sustu... Kadınlığım sustu...
Akif'ten sonra bende kalan tek şey analığımdı.
Üzerini bal mumuyla sıkıca mühürleyip kapadığım ve en tenha köşelere sakladığım kadınlığımın yerinde şimdi dimdik duran bir analık vardı.
Ben artık ölümden korkmuyorum ölümlerden korkuyorum. Birincisinde sadece ben varım. Ama ikincisinde tüm sevdiklerim var...
Tıpkı şairin dediği gibi içim hep bir "Hoşça Kal Ülkesi" oldu. Tüm sevdiklerim gidiyordu. Bir bendim geride kalan.
Tıpkı yatağı değişmeyen ırmak gibi... Tıpkı yerinden bir santim bile ayrılmayan kıtalar gibi dağlar gibi...
Gidenler gidiyor dönmüyorlardı... Ben ise hep bekliyordum. Ağlıyordum... Özlüyordum...
En insanî yanımla kayıplarımın yasını tutuyordum...
Ama toprak aldığını geri vermiyordu....
Yazar Safiye Çetinkaya'dan yine bir solukta okuyacağınız harika bir roman...