İstanbul'un yanı başında görüş mesafesi içinde haritalara dokuz nokta olarak yansıyan ve günümüzde metropolün ilçesi olan bir takımada uzanıyor. Batılıların "Prens Adaları" bizim kısaca "Adalar" dediğimiz bu kara parçacıklarının kendilerine özgü tarihleri efsaneleri öyküleri var. Catherine Pinguet on iki yıl boyunca İstanbul'da yaşadı çeşitli üniversitelerde karşılıklı edebiyat ve tarih dersleri verdi. Hâlâ her fırsat bulduğunda İstanbul'a gelen ve her gelişinde de mutlaka Adalar'ı ziyaret eden Pinguet Adalar'a Çıkmak adlı bu çalışmasında okuyucuyu Adalar'ın tarihinde yolculuğa çıkarıyor. Bizans Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinden geçip günümüze kadar uzanan anlatıda tarihsel yaklaşımın yanı sıra Troçki'den Sait Faik'e Théophile Gautier'den Yahya Kemal'e Adalar'da yaşamış veya gelip geçmiş yazarların şairlerin seyyahların izlenimleri kadar "isimsiz" adalıların anıları tanıklıkları da önemli bir yer tutuyor. Çok büyük bölümü Pierre de Gigord'un koleksiyonundan derlenmiş ve bazıları daha önce hiç yayımlanmamış 55 fotoğraf kartpostal ve görsel malzemelerden oluşan Albüm bölümü de çok kolay okunan bu keyifli kitaba ayrı bir zenginlik katıyor. Fransızca konuşanların deyişiyle "monter aux îles" ("Adalar'a çıkmak") günümüzde de pek çok kişi tarafından hâlâ İstanbul'dan kaçmanın kalabalıktan ve trafikten uzaklaşmanın en güvenli yollarından biri olarak görülüyor. Yolunuz Adalar'a düşerse Pinguet'nin bu eserini okumuş olmak dolaşacağınız mekânlara farklı bir gözle bakmanızı sağlayacak.