Tanrı ölen çocuklar için cennette bir oyun parkı inşa etmiş
duydun mu?
Parkın içine kar yağıyormuş ama hiç soğuk olmuyormuş;
güneş yanarak parlıyormuş ama asla yakmıyormuş.
Ölü çocuklar terlemiyor düşse bile canları yanmıyor
asla hastalanmıyor hiç yorulmuyormuş.
İçimdeki kız çocuğu kendini nefes boşluğundan vurdu.
Şarjörün içine yirmi altı kurşun dizdi;
yirmi altı el sıktı nefes boşluğuna.
Yirmi altıncı patlama sesinde uykumdan uyandım
ama onu kurtaramadım.
Yirmi altı seksek kutusu çizdim.
Yirmi altı kez zıpladım tek ayağımın üstünde.
Yirmi altı kez düştüm. Yirmi altı kez yandım.
Ben hiçbir zaman kendi kuyumdan su içmedim.
Tanrı'nın avuçlarındaki suya düşen yansımama baktım.
Reyc'e baktım.
Saatin anahtardan akrebi beni çocukluğumdan soktu.
Canım adam.