her akşam adım korkak ve yanlış
çağrılıyor şehrin belermiş hunharına
iyi ya
daha bozgun bir yüze benziyorum her çağrıda
en aşağılık yenilmişiyim ne de olsa tarihin
yenilip duruyorum
birbirinin uzaklığına taşınan kentlerde
sanki ayağı kırık bir kısrağı durmadan öpüyorum
çarşılara benzeyen onca şeyin arasında
şu kasığıma kaypakça yerleşen çürük;
işte gözlerimde gözlerimde ve gözlerimin uzak Cezayirinde
bilmem nesi felçli bir menekşenin
ah bu nasıl tahrik
nasıl uzakta
ve Cezayirde olan bir ne güzelsin!