Başlangıçta hiç bir şey yoktu. Ne karakter ne roman ne zaman ne de mekân; çünkü insanoğlu yoktu. Bırakın insanoğlunu bir kenara dünya bile yoktu... Şaka değildi bu basbayağı dünya yoktu. Hani şarkılarımızda "yalan dünya" diye mırıldanarak iftira attığımız dünya var ya ondan bahsediyoruz burada...
Hatta ve hatta dünyanın yokluğu büyük bir filin kulağına konmuş bir sivrisinek kadar küçük ve önemsiz görünüyordu çünkü içerisinde dünyayı barındıracak uzayın kendisi de yoktu...
Tam da bu noktada Yaratıcı yazmaya başladığı bu romanın ana karakterleri olacak iki canlıyı Âdem ile Havva'yı yaratıverdi. Bu iki karakter Tanrı'nın yazacağı romanın temasının ne olacağı konusunda bizlere ipucu veriyordu zaten. Hikâye büyük ihtimalle dram ve mucize etrafında dolanacaktı. Öyle ya insanoğlunun olduğu bir romanda başka ne olabilirdi ki. İnsanoğlu elini attığı yerde ya dramlar yaratacaktı ya da mucizeler. Ortası yoktu. Bu canlı işte öyle bir canlıydı. Başka türlüsü olamazdı.