Türkiye'de çok partili yaşama geçildiğinden bu yana siyasal eksenler muhafazakâr geniş kitleler ile çağdaşlaşmadan (yahut Batılılaşmadan) yana olan aydınlar arasındaki bir sosyokültürel yarılmaya dayanmıştır. Bu yarılma bir yandan CHP'yi iktidar yapacak çoğunluktan mahrum ederken diğer yandan sol bir parti olmasına rağmen CHP'yi dar gelirli geniş kitleden oy almasını engelleyen bir konuma düşürmektedir. Yoksul kesimler genellikle muhafazakâr olduğuna göre bu kitleden nasıl oy alınacaktır? Bu durumda Türkiye'de siyasetin ana eksenlerini değiştirmek yahut başka parametreler üzerinden siyaseti biçimlendirmek gerekmektedir. Diğer bir deyişle bir büyük çağrı çerçevesinde solun yeni siyaset eksenlerini açıklaması ve ödün vermeden bu doğrultuda ilerlemesi gerekmektedir. İşte bu kitapta bu eksenler ortaya konulmaktadır. İlki "özgürlükler" ve özgürlüklerin sağlayacağı gelişmiş bir "demokratik rejim" diğeri ise geniş anlamıyla sosyal adaleti de içeren adalet anlayışı.