Yeryüzü Orta Çağ'da bir karanlık döneme girer... Kalem susar dil susar yazı susar; ama umutlar ve düşünceler asla... Kadının yüzyıllardır hikayesidir bu aslında... Hep gerçek değeri bir inci gibi okyanusun derinliklerinde gün ışığa hasret bir şekilde çıkarılmayı bekler... Ve bir gün Sevinç teyze ve onun koğuş arkadaşları işte bu değeri 21. yüzyılda keşfeder... Acıya bulanmış yürekleri düş kırıklıkları umutları yaşam mücadelesi ile bir kadının aslında tüm kadınların ortak sorunlarını mizahi bir dille ortaya koyan bu eser kadın ve erkeğin bir gün eşit olacağının umudu ile yazılmıştır... Piyese uyarlanmak üzere kağıtta can bulan bu eser bu yüzyılın belki de en yaratıcı en mizahi ve en düşündürücü eserlerinden biridir! Mizah olmazsa zaten dertler de çekilmez olur... Hayat zaten yeteri kadar ciddi Çatlaklar Koğuşu mahkumları ise hayatın onlara verdiği limona biraz su biraz da şeker katarak limonata yapıp dertleri kederleri tatlı tatlı atlatıyorlar... Mizah belki de ruhun ölmemesi için tek dayanaklarıydı... Ne dersiniz? Yani bu felsefi eseri başucu kitabınız yapmaya ve her dert kapınızı çaldığında Sevinç teyze gibi fıkralar ile hayata yeniden gülebilmeye? Eğer evetse cevabınız siz de en az onlar gibi yani Çatlaklar Koğuşu'ndakiler gibi güçlü ve onlar kadar mutlusunuzdur en acı günlerinizde dahi... Mutluluğun bir seçim olduğunun farkında olarak tabii...
İyi okumalar...