"Levy'nin kalemi uçarı bir silah." The Observer
"Seni öpmek eski bir acı ve taze boya gibi. Kahve gibi araba alarmları loş merdivenler bir leke ve duman gibi."
Viyana'da soğuk bir kadın altüst olmuş bir adamı baştan çıkarır; Londra'da bir kuş telefon zilini taklit etmeyi öğrenmiştir; iş dünyasında başarılı bir reklam yazarı bir tür şamandır aslında; bunalımlı bir genç kız cinsiyet değiştirme ameliyatıyla hayatı hafife alan bambaşka bir genç kıza dönüşür...
Man Booker'a iki kez aday gösterilen Deborah Levyberaber ya da tek başınayken sevmek ve yaşamak üzerine düşünen bu on öyküde 21. yüzyıla özgü yaşamların izini sürüyor. Levy ait olma duygusunun giderek daha az hissedildiğikültürler arası sınırlar gibi kimliklerin ve ilişkilerin de muğlaklaştığı bir dünyanın uçucu kaçıcı karşılaşmalarını şiirsel bir üslupla yakalıyor.Karakterlerinden biri anadilinin ne olduğu sorulduğunda bir serzeniş mi yoksa kutlama mı olduğu belirsiz bir cümleyle şöyle diyor: "Öyle çok dil var ki."
"Alışılmadık aşklara dair bu öyküler Deborah Levy'nin güçlü bir çağdaş yazar olarak ününü pekiştiriyor." The Independent