Kendi vicdanıma seslenişimdir vasiyetimdir!
Hiç durmadan kendime hatırlatarak diyorum ki:
"Eğer insan olarak kalmak ve haysiyetli bir şekilde yaşayarak ölmek istiyorsan Kudüs'ü unutma...
Eğer Müslümanım diyorsan (diyorsak) Kudüs senin davandır unutma!
Eğer ümmet olma iddian varsa o sana Peygamberinin vasiyetidir UNUTMA..."
O mübarek beldede Kudüs'te bırakın açlığı başını yastığa; "Üzerime bomba yağar mı? Evim gece baskın yer mi? Alıp götürülürsem bir daha geri döner miyim?" korkusu olmadan geçirilen bir tek anları yok Filistinli kardeşlerimizin! İşte bu yüzden önce vicdanımıza seslenerek kendimizi bu vebalin altında göreceğiz sonra da etrafımızda kim varsa vasiyet edeceğiz "Kudüs bize Peygamber vasiyetidir. Bizim davamızdır. Bu davayı yerde koymayın!" diye. Hira'dan tek başına inmiş gibi yalnız kalsak da taşlansak da... Efendimizin tavrıyla bu davaya sahip çıkacağız.
Elinizde tuttuğunuz kitap bir davanın dillendirilişidir. Tuğrul Selmanoğlu kaleminden adeta Kudüs için yazılmış bir manifesto okuyacak ve kendinizi bir davanın kalbinde bulacaksınız!
Ve Kudüs sizin de en uzun soluklu "ah"ınız olacak!