Küçük burjuva hayatını eleştirdi ama solun açmazlarını da. Büyüyemeyen toplumu eleştirdi; ama ona sırtını dönen aydını da. Kemal Tahir'i de sevdi James Joyce'u ve Nabokov'u da. İkinci baskısını bile göremediği az sayıdaki yayımlanmış eseri ve tamamlayamadığı romanlarıyla Oğuz Atay toplumcu ve yerli/gelenekçi yazarların yel değirmenlerine karşı bireyi kişiliğinin röntgenini çekercesine özgün cesur ve yenilikçi anlatımıyla merkeze alan Don Kişot'umuzdu.
Selçuk Orhan Oğuz Atay'ın kişisel edebi ve sosyal varlığını kimi sıkça sorulan kimiyse akla gelmesi zor sorulara yanıtlar vererek çözümlüyor. Bir zamanlar neden anlaşılmadığını reddedildiğini yalnızlaştığını da 80'lerde nasıl aniden yükseldiğini yayıldığını ve gıyabında takdire tebrike kavuştuğunu da doyurucu keyifli bir dille anlatıyor.
Atay'ınki geç başlayıp erken biten ama ondan habersiz hâlâ devam eden bir edebi serüven; "Ha-ha!" ya da "Bat dünya bat!"