"Kediler bizi ezelden beri büyüler. Onları gözlemler ve anlamaya çalışırsak o güçlerinde tavırlarında özelliklerinde alışkanlıklarında küçük deliliklerinde yani huzur içinde yaşamaya ve mutlu olmaya dair yeteneklerinde büyülü bir şeyler olduğunu görürüz.
'Bugünkü aklımla yirmili yaşlarıma dönmek isterdim...' Kim bilir kaçımız gün gelip bunu kendine demiştir. Bizler ancak zamanla ve azıcık bilgelik kazanırken okulları kitapları düşünürleri olmayan kediler hiçbir çerçeveye hapsolmadan hiçbir referansa bağlanmadan hatta çok da uzun yaşamadıkları çok fazla tecrübe edinmedikleri hâlde bir nevi doğuştan gelen bilgeliğe sahiptir. Bizlerin pek çok sorgulama girişim değişim tefekkür ve iç gözlem pahasına ancak birkaç kırıntısını tırtıklayabildiğimiz bir bilgelik bu. Ancak altmış yaşından sonra günün birinde onun gibi dudaklarımızda bir gülümseme ve iç huzuruyla kurulup ufku izlemek mevkiine erişebilmek için aşılması gereken yol hayli engebeli olduğu kadar da zahmetli. O ise bunu yapmayı neredeyse doğuştan bilir.
Bizler onların vesilesiyle onların performansına kısmen de olsa yaklaşarak farklı bir bakış açısı kazanabilir dünyayı farklı bir pencereden görebilir ve aynı zamanda kendimize dair farklı ve daha gelişkin bir anlayışa erişebiliriz.