" Görebildiğin tek çıkış biriyle evlenmek mi?"
" Görebildiğim tek çıkış ortadan yok olmak! Her hangi bir şekilde yok olmak!"
Genç kız oturduğu yerden doğrulmaya çalıştı ama başaramadı. Bu konuşma içine ateş düşürmüştü. Biraz değil fazlaca hava almaya ihtiyacı vardı. Biraz önce yaptığının farkına ancak varıyordu. Sanki kendi kendisi değildi. Birçok bedene sahipti ve bu birçok beden birçok hal yaşıyordu. Bir bedeni uçurumlardan yuvarlanıyor bir bedeni sıcaklarda kavruluyor bir bedeni bataklıkta çırpınıyor bir bedeni de yabancı biri olmuş karşısındaki bu adama dolaylı yoldan evlenme teklif ediyordu. Yüzünü tarifi mümkün olmayan bir sıcaklık kapladı.
...
DUVAK'ın ilk okunmasının ardından yazmak dilediğimdir...
Bir romanı kaleme almak dahası bir romanı söz ülkesinin yamaçlarından toplayıp buket buket yâhut sağanak sağanak kâğıda dökmek bir yazarın hayatı boyunca yapabileceği ve her nasılsa defâlarca yaptığı en cesur ve en asil eylemdir.
Bu aziz sanatkârlığı yapabilmek Asıl Sanatkâr'ın "yaz" dediği kalemlere can vermesiyle mümkün olan ilimler üstü bir mucizedir...
Ve ben gözlerimle bir mucizeyi okudum...
Duvak'ın her bir satırını her bir sayfasını bizzat romanın içindeki karakterlerin Efşan'ın Selman'ın Zeynep'in yanıbaşımda canlanmasıyla dizimin dibinde diz çöküp oturmasıyla okudum. Her biriyle baş başa...
Size "bu romanı okuyun" demiyorum. Yok yok o kadar basit değil...
Eviniz odanız müsait mi?...
Gözleriniz ilk sayfayla buluştuğu an epeyce misafirleriniz olacak...
Yazar
Ferhad FÂNÎ