Öyle bir oyun düşünün ki bütün oyuncular aynı ekipten. Yani siz kendi ekibinizden birine karşı oynuyorsunuz. Muhteşem bir kriptolojik kurgu! Rakibiniz aslında sizinle aynı amaçlara hizmet eden biri oluyor. Siz ve rakibiniz (!) sizin için hangi strateji en büyük getiriyi sağlıyorsa onu tercih ediyorsunuz. Siz açıktan yapıyorsunuz o ise gizliden gizliye yapıyor. Size karşı oynuyormuş gibi gözükerek size hizmet ediyor.
Burada guguk kuşu rakibinizin bizzat kendisi olmuş oluyor. Bir kripto. Çok çeşitli sahalarda bunun uygulamalarını görmek mümkündür. Örneğin kendi elemanınızı rakip bir kuruluşun önemli bir yöneticisi yapmayı başarmanız gibi bir şey!
Bugün bize karşı kurgulanan bütün oyunları tek tek çözümlemeye başladığımızda aslında hepsinin anasının bir dünya hâkimiyeti oyunu veya kurgusu olduğunu görüyoruz. Eğer düşmanlarımızla ya da daha yumuşak bir ifadeyle rakiplerimizle mücadele edeceksek bu mücadeleyi tüm katmanlarda yapmak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde kaybetmeye mahkûm olmuş oluruz. Yani kısacası Türkiye küresel ölçekte bir oyun kurucu olmalıdır. Bu bir tercih değil zorunluluktur.
Büyük devletler şartları oluşturur küçük devletler şartlara tabi olur. Türkiye'miz büyük bir devlettir ve şartları oluşturmak zorundadır.