bir ölü ölümün düşlerini yormak için evinde rüzgar bekliyordu.
korku topluyordu sevgisi vardı; telaşlıydı. korku alıp telaş veriyordu.
korkuyu merakla takas ettiği oluyordu. caddenin ortasında şehirden uzaklaştırma cezası polisten tehdit alıyor.
bir ölü terden sırılsıklam korkulara ölüm otu basıyordu. narkotik şube olay yerine pusu attı. ölü rüzgara dedi;
- ben onları oyalarım sen kaç!
rüzgar diretti; - dostluğa sığmaz bu hal vefaya yakışmaz. birbirlerini ikna için uğraşırken yakalandılar. rüzgara pranga ölüye kelepçe taktılar.
zulada bulunan binlerce korkuya el koyup halka dağıttılar.
bu yüzden işte ölüm korkusu gelişti ve yayıldı. ölü dirilene kadar rüzgarla yaşadı. mahkemede ikisi de suçu kendi işlediğini söyleyince aynı cezayı aldılar.