Anadolu'nun insanı çok cefakâr çok da vefalıdır. Onun sevdası bir göze başı bir ağaç gölgesi serin bir yayla belki. Gönlünde doğduğu yerin özlemi hiç eksilmez. Ola ki oralardan ayrılacak olsa kendini gurbette sayar. Hep burnunda tüter memleket hasreti sevgiliye kavuşma özlemi. Onun içindir ki cenazelerin bile gurbette kalmasına razı olmaz yüreği.
Ne zaman karşısına çıksa çocukluktan tanıdık bir yer hemen içindeki o çocuk çıkar ortaya. Arar oyuncaklarını bazen söğüt dalından bir at bazen şeker pancarından yapılmış araba oynamaya başlar yorulana kadar. Koşturup durur o tepeden bu tepeye. Yatar uzanır çayırlarda çiçek kokuları sarar her yanı arılar dolaşır etrafında... Karanlık çökünce bütün oyuncaklar silinip yok olur gözünün önünden.
Gecenin en karanlığında takılır gözleri yıldızlara. Bir arkadaş arar uzaklarda...