"2015 senesi Dünya'nın en meşhur en bilinen sıkça atıf yapılan ve insanlığa bir hukuk mirası olarak kalan ama diğer taraftan en az okunabilen hukuk metinlerinden olan Magna Carta'nın 800'ncü yıldönümüydü. Zira tüm zamanların en büyük anayasal belgesi şeklinde betimlemeler de yapılan ve Windsor yakınlarındaki Runnymede çayırlarında 15 Haziran 1215'de İngiltere Kralı John ile baronları arasında imzalanan incecik bir parşömene ortaçağ Latincesiyle yazılmış ilk Magna Carta'nın aslı kaybolmuş ancak dört kopyası günümüze ulaşabilmiştir. Bu çalışmada bizim bugünden baktığımızda gördüğümüzü değil de tarihte geriye giderek onu yapanlar için neyi ifade ettiğini açığa çıkarmak yöntemi uygulanmaya çalışıldı. O yüzden belgenin yapılmasına neden olan koşullar ve olgularla ilgili genel tarih çalışmalarına bakmak gereği doğdu. Bu gereklilik bizi bir diğer gerekliliğe bu ortaçağ belgesinin ait olduğu "zamanın ruhuna" yani feodaliteye getirdi. Üstelik bir de feodalizmin İngiltere'deki görünümü temaşa edilmeliydi. Herbiri ayrı bağımsız çalışmaların konusu olabilecek büyüklükteki bu başlıkların ardından belgenin içeriğini analiz ve yoruma geçildi. Magna Carta'nın mevcut Türkçe çevirileri İngilizce ile karşılaştırmak suretiyle hükümlerin içeriği kontrol edilmiş ve en doğru anlam yakalanmaya çalışılmış ardından da bu maddelerle ilgili açıklamalara girişilmiştir.
Benzer yöntem yaklaşık 600 yıl sonra kendi hukuk tarihimizden ilk anayasal nitelikte belge kabul edilen Sened-i İttifak için de izlenmiştir."