Her şey babamın ölmesiyle başlamıştı. Babamın öldüğü günün ikindi vaktinde çoğu zaman olduğu gibi güneşin Altay dağlarının üstünden bilmediğim yerlere doğru kaybolmasını izlemiştim. Benim doğduğum zamanlarda güneşin batması demek çadıra gidip karın doyurmak ve Gök Tanrı'ya teşekkür ettikten sonra uyumak demekti. Bedenim ölmezden önce ailem ve obam Altay dağlarının bir yamacında yaşıyordu...
Tunga bir kuşun bedeninden sesleniyor kadim zamanlardan şimdiye... Annesinin dokuduğu emsalsiz bir halının Bozkırın Ruhu'nun peşinden kıyamet kopana kadar gitme izni verilmiştir ona. Ancak halının tek takipçisi Tunga değildir. Baba mesleği halı tüccarlığını layıkıyla yürüten Salim'in yolu da bu halıdan geçecektir Salim'i takip eden bilinmez bir teşkilatın da... Ne var ki halının muhafaza edildiği Kara Kilise'ye ulaşmak öyle kolay olmayacaktır.
Bozkırın simgesi olan bu halının peşi sıra giderken geçmişle bugün arasındaki baş döndürücü olaylar zincirine kapılmak kaçınılmaz hale gelecek...