Tarih bilimi geçmişi yargılamayı değil dönem vesikaları üzerinden geçmişte yaşananları anlamayı ve geleceğe ışık tutmayı hedefler. Bu nedenle tarih yazıcılığında dikkat edilmesi gereken en önemli husus geçmişi bugünün kavramlarıyla değil döneminin değerleriyle ele almayı gerektirir.
Uygarlık tarihine damgasını vurmuş siyasal egemenliklerinden biri de hiç kuşkusuz altı yüz yıl süreyle varlığını sürdüren ve döneminin dünya siyasetine yön veren Osmanlı İmparatorluğu olmuştur. Bu nedenle günümüzde farklı ülkelere mensup tarihçiler sosyologlar ve siyaset bilimciler tarafından Osmanlı tarihi ve toplumsal yapısı üzerine yoğun incelemeler yapılmakta onun farklı etnik ve dinsel grupları bir arada yaşatabilme tecrübesi ortaya koyulmaya çalışılmaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu etnik ve dinsel bakımdan çeşitli unsurları bünyesinde barındırmakta ve bu yapıyı hukuk temelli bir perspektiften organize etmekteydi. İmparatorluğun doğuya açılan kapısı olan ve stratejik önemi nedeniyle fethin akabinde tedricen eyalet merkezi haline getirilen Trabzon da farklı dinsel ve etnik nüfusu bünyesinde barındıran Osmanlı şehirlerinden biriydi.
Bu çalışma 1700-1800 yılları arasındaki yüz yıllık süreçte Trabzon'da yaşayan Müslim ve gayrimüslim topluluklar arasındaki ilişkileri Şeriye Sicillerini merkeze alarak ortaya koymayı hedeflemiştir. Mümkün olduğunca "tolerans" "azınlık" "öteki" gibi modern kavramlardan kaçınılan çalışmada imparatorluğun eyalet merkezlerinden biri olan Trabzon şehrinde 18. yüzyıl gibi klasik dönemin devam ettiği bir zaman kesitinde Müslüman-gayrimüslim topluluklar arasındaki ilişkilerin seyri ve ne şekilde geliştiği üzerinde durularak tarihsel tecrübeye ışık tutulmuştur.