18. yüzyılın son çeyreğinden itibaren dünya siyaset sahnesine çıkan ulus devletle birlikte "iç" ve "dış" olarak ayrılan güvenlik alanında ülke içinde yarı askerî bir kolluk kuvveti olarak görev yapmaya başlayan jandarma birlikleri "kamu güvenliğini ve düzeni ile yasaların uygulanmasını temin etmek" üzere sürekli ve önleyici bir gözetim hizmetini ifa etmek için kurulmuştur. Jandarmanın iç güvenliği sağlamak üzere polis yetkileri ile donanmış olmasının yanında askerî bir teşkilatlanmaya sahip ve her daim devlet mekanizması ve rejimlerin en sadık "bekçisi" olması onun iki asırdan beri yetkilerinin arttırılarak günümüze kadar gelmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Yayımlandığı dönem için sahaya yönelik bir talimatname hüviyetindeki bu eserde küçük rütbeli subaylar ve jandarma erlerinin görev tanımlarından kadın-erkek mahpus ve eşkıyanın sevk ve haline kadar jandarmanın adli idari askerî yükümlülükleri örneklerle ve ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. Ömer Fevzi Bey'in "soru-cevap" şeklinde hazırladığı bu çalışma mezkûr dönemde jandarma efradının ekseriyetle tatbikatta karşılaştığı meselelere hal çaresi bulmak ve uygulamada birlik sağlamak ilkesi doğrultusunda yayımlanmıştır. Fevzi Bey'in yüzbaşı rütbesinde iken kaleme aldığı "Jandarma Vezâif-i Ameliyyesi" ise karakola yeni tayin olan bir jandarma komutanının karakol neferlerine ve "ahaliye karşı tutum ve davranışlarını" irdelemekle birlikte komutanın eşkıya takibi devriye ve pusulara karşı alacağı tedbirleri ayrıntılarıyla işlemiştir. |
Bu çalışmanın On Yıllık Harp döneminde ve sonrasında Türkiye Cumhuriyeti'nde teröristle mücadele kapsamında hem kolluk hem de muharip unsur olarak büyük fedakârlıklar göstermiş olan Türk Jandarmasının köklü bir geçmişe sahip tarihine bir katre ışık tutmak ve bu konudaki çalışmaları teşvik etmektir.