Tarihsel süreç içinde "Kırklar" "Işık Tayfası"
"Teberler" "Çelebiler" "Kızılbaşlar" diye anılan Aleviler başlarına gelen kötülükleri kendilerine yapılan katliamları anarak bu günlere gelmişlerdir. Aleviler tarihsel yaşamları süresince başlarına gelen bu kötülükleri katliamları niye anma ihtiyacı hissetmişlerdir? Bu soruyu yazar hem kendisine soruyor hemde okurların kendilerine sormasını öneriyor.
Aleviler Kerbela'dan bu yana kendilerine yapılan başlarına gelen bütün kötülükleri hep anarlar bunları anlatmak için deyişler söylerler Cemler yaparlar.
Aleviler başlarına gelen bu kötülükleri niye hatırlama ihtiyacı hissedip anıyorlar? Bu tesadüfen oluşmuş bir huy
mudur bir gelenek midir yoksa bunun bilince çıkarılmamış bir zorunluluğu var mıdır?
Yazar belleğini meşgul eden bütün bu sorulara "kişisel tarihinin" ve yaşamının acılarıyla elde ettiği deneyimlerle yanıtlar üretiyor.
Hayatından örnekler veriyor. Sol elini tamamen ve sağ elinin de yarısını kaybeden yazar Alevilerin çektiği acılarla kendi çekmiş olduğu acılar arasında benzerlikler kuruyor.
Elinizdeki esere bu vesileyle Latince "sahici olmayan ağrı" ya da "sebebi bilinemeyen ağrı" anlamına gelen "Phantom Paine" adını veriyor.
Hıristiyanlar İsa'nın çarmıha gerilmesini 2018 yıldır anarlar. Aleviler ise Hüseyin'in Kerbela da 680 yılında katledilişinden bu yana yani 1338 yıldır anmaktadır. İsa'yı Roma devleti Hüseyin'i ise Emevi devleti öldürüyor. İnsanlık vicdanı ikisini de unutmuyor anıyor. Anmamaları mümkün değil anmama düşüncesi bu kesimleri rahatsız eder!
Pir Sultan'ın devlet tarafından idam edilmesini 2 Temmuz Sivas Maraş Çorum Katliamlarını Aleviler anarlar. Acılarına sahip çıkarlar.
"Phantom Paine" "Aleviler Başlarına Gelen Kötülükleri Niye Anarlar?" sorusuna yanıtlar üretiyor.
Aleviler Türkler Kürtler Rumlar Ermeniler Çerkezler Pomaklar SüryanilerÇingeneler "Neden Acılarına Sahip Çıkar" şeklinde sorulabilecek bir sorunun da muhatabı ve yanıtlar üretme potansiyeline sahip "Phantom Paine!"
Yazarın kişisel tarihi ile Türkiye'nin bir dönemine tekabül eden tarihsel ve toplumsal gelişmelerin ve olayların birbirinden bağımsız olmadığına bu eserle tanıklık etmekteyiz.
Vicdanı bilinçlenmiş her insan için "gerçek" ve " gerçekler" bir yüktür. Yazar "Aleviler Başlarına Gelen Kötülükleri Niye Anarlar? " sorusunu soruyor bu ağır yük ile kendini ve bizleri bıçak sırtında yüz yüze bırakıyor!
Aydın Şimşek