Tasavvufta 'doğruluk' en temel ilkedir. Arif olmak için önce doğru insan olmak gerekir. Mücrimi birçok şiirinde doğruluğun ve dürüstlüğün erdemine vurgu yapmıştır. Bir gün bir dost meclisinde bir ozan ortak bir tanıdıkları hakkında ileri geri konuşur; bir ara Mücrimi'ye "Sen bu konuda ne düşünüyorsun Dede?" diye sorar. Mücrimi konuşan kişinin gerçek bilgilere dayanmayan sözlerine çok sinirlenerek aşağıdaki dizeleri söyler:
Be hey sofu; yalan yumru söyleme
Otur edebinle haddini tanı!
Kocamış aklını talan eyleme
Otur edebinle haddini tanı!
Bilmezsin arifler seni tartarlar
Azarsan yalına zehir katarlar
Kuyruğundan tutup dışar' atarlar
Otur edebinle haddini tanı!
Mücrimi yaşam öyküsünde de kısaca değindiğimiz gibi hep iyiden doğrudan güzelliklerden yana olmuştur. Çevresindeki insanlara hep el uzatmış onların her türlü sorunuyla ilgilenmekle yetinmemiş eğitimleriyle de ilgilenmiştir.
Mücrimi'nin aşağıdaki dizeleri onun yaşam felsefesini en iyi biçimde yansıtır:
Hırsın nefsin dalgasına uyanlar
Helâl haram demez; alıp yiyenler
Merhameti atıp ölü soyanlar
O kulların gönlü taş olmak gerek.
...
Mücrimi'yem; sofu hacı değilem
Dilrevalar gibi falcı değilem
Boşa sıkan ahmak avcı değilem
Otur edebinle haddini tanı!