3 Aylık Fikir Dergisi
Devletler arasında masum insanların hayatlarına mal olan güç mücadelesi yeryüzündeki en çirkin çekişme şekli olagelmiştir. Bu çekişmeler genellikle; ülkelerin kendi iktidarlarını güçlendirmek dünyayı kontrol etmek ve kendi halklarına daha fazla refah sağlamak için savunmasız insanları katletme zalimliğine dönüşmüştür. Masumiyetin öldürülüp ölümden maslahat devşirilmesi ise hiçbir zaman olağan karşılanamaz. Bu gerçek asırlardır devam etse de masum insanların ölümüne asla alışılmamalıdır. Oysa insanlar bu hisse bu tepkisizliğe bu kabullenmişliğe çok yakın. Bu yüzden dünya gittikçe daha tehlikeli bir hal alıyor...
Yalnızca Müslümanlar ya da Arapların değil yarım asırdan uzun bir süredir dünyanın en önemli insanlık sorunlarından biri olan Filistin'in işgali süreci yeni bir dönemecine girdi.
Filistin toprakları üzerinde bir İsrail devletinin kurulmasının yolunu açan Balfour Deklarasyonu üzerinden tam 100 yıl geçti. İşgalin zamana yayılması sonucu zihinlerde de normalleşmeye başladığı bir dönemde ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması bölgede tansiyonu iyice arttırdı.
Filistin konusunda yıllardır herkesin aklındaki soruysa şu: "Peki bu düğüm nasıl çözülür?" Bu noktada somut çözüm elbette siyasilerin elinde. Biz gazeteciler uzmanlar ve akademisyenler düğümleşen krizlerin çözümünde sürece doğrudan müdahil olamıyoruz. Bu nedenle düğümü çözmek yerine düğümün nedenlerini anlamaya ve yaşanan süreci analiz etmeye çalışıyoruz. Sorunun gerçek nedenlerini ve bu nedenleri örten güncel tartışmaları ortaya koymanın önemine inanıyoruz.
Dünyada yaşanan siyasi gelişmeler karşısında "yüzeyde kalanın değil derinde olanın görülebilmesini" diliyoruz. Düğüme dokunmak bu nedenle önemli.