Bir öğle paydosunda herkesten geç çıktı sınıftan. Bahçede kimsecikler kalmamıştı. Büste tırmandı elini ensesinden soktu. Sokmasıyla çekmesi bir oldu. İçerde akrep olsa bundan iyiydi. Tamamen boştu kafasının içi. Büyük bir korkuya kapıldı. Sanki kendi kafası da ensesinden oyulmuş içerde ne varsa akıp gitmişti. Büstün içi gibi dünya da boşalmıştı sanki. Cin çarpmış gibi bomboş gözlerle etrafına bakınıyordu Kepenek. Ne gökte bir kuş uçuyor ne yerde bir böcek yürüyordu. Okulun bahçesi yaz tatillerinde bile bu kadar ıssızlaşmazdı.
Buz gibi bir şeydi elini sürdüğü. Büstün buz gibi bir şey olduğunu kimse bilmiyordu. El sürmek yasaktı çünkü. Bahçe duvarının üstüne çıktı yukardan aşağı seyretti köylerini. Hiç canlı yok gibiydi.