Abidin gençlik yıllarında arada bir Tophane'deki esrar tekkelerine uğradığını o yöredeki yosmalarla esrarkeşlerle toplumun lümpen tabakasıyla "tanıştığını" anlatırdı. O günlerden kalan kimi desenlerinde o insanlardan birkaçını tanımıştık. Yaklaşık yetmiş yıl sonra Yeditepe Öyküleri onları kitaplıkların karanlık köşelerinden bulup çıkaran yorulmaz Turgut Çeviker'in çabalarıyla işte bu desenlerin eşliğinde okuyucuya ulaşıyor. (...) Bu kitapçıkta yer alan beş küçük öyküyü yazıldıkları dönem ve o dönemin Türk yazınını göz önünde tutarak değerlendirmek gerekir... Bu değerlendirmeyi yaptığımızda şaşırtan bir olguyla karşılaşıyoruz: O dönemin Türk öykücülüğünde bu öykülerin benzeri yok. Buna karşılık bu öyküler garip bir biçimde Babel'i anımsatıyor. Onun Odessa Öyküleri'ni... (Ferit Edgü)