Küçük bir serçe dinlenmek için heybetli bir dağa kondu. Dağ serçeye elindeki tüm olanaklarını sundu.
Tek dileği serçeyi rahat ettirmek emanetine sahip çıkabilmekti. Sonra dağ kendisini de şaşırtarak âşık oldu serçeye; minikliğine zarafetine nazlı nazlı ötüşüne...
Kalbi dile geldi dağın. "Bir ömür yaslan bana. Ben sana ekmek olurum su olurum; dal olurum
dayanak olurum. Ben sana yuva olurum. Yeter ki gitme hasretinle başımı eğme" dedi serçeye.
* * *
Heybetine sığınan minik serçeye âşık dağ gibi âşık oldu Hızır Melek'e.
Aşk kurumuş toprağına can suyu oldu. Yıllar evvel gömdüğü Ali'ye yaşama sebebi olup hayata döndürdü.
Aşk Hızır'a bilmediklerini öğretip yeni bir sınav oldu.
Melek hayatta yapayalnız kalmış hiç tanımadığı bir adamın gölgesine sığınmıştı. Sığındığı o yerde
kendisi olmak için mücadele verirken küçük yüreği aşkla da tanışacaktı.
Aydos bu kez Hızır Ali'nin sevdasına şahitlik edecek adamdan çaldığı ne varsa ona geri verecekti.